GÜNEŞ TUTULDUĞUNDA KUSÜF NAMAZI KILMAK MÜEKKED SÜNNETTİR
Küsûf Namazının Kılınışı:
Küsûf namazı iki rekâttır. Her rekâtında iki rükû ve iki secde yapılır. Bu namazın kılınışını şöylece sıralayabiliriz;
1. Tekbir getirilir ve Fatiha okunur. Sonra da uzun bir kıraat yapılır.
2. Tekbir getirilir ve uzunca bir rükû yapılır.
3. Rükûdan «semia'1-îâhu limen hamideh Rabbena leke'l-hamd denilerek kalkılır.
4. Rükûdan kalktıktan sonra secdeye gidilmez. Fatiha okunur, uzun bir kıraat yapılır. Ama bu kıraat birinciden daha az tutulur.
5. Tekbir getirilir ve uzunca ikinci rükû yapılır. İkinci rükû birinciden daha kısa tutulur.
6. Rükûdan «semia'1-lâhu limen hamideh Rabbena leke'l-hamd» denilerek kalkılır.
lanır.
7. Daha sonra -normal namazlardaki gibi- secdeye gidilir.
8. İkinci rekâtta da, birinci rekâtta yapılanların aynısı tekrar.
1. Tekbir getirilir ve Fatiha okunur. Sonra da uzun bir kıraat yapılır.
2. Tekbir getirilir ve uzunca bir rükû yapılır.
3. Rükûdan «semia'1-îâhu limen hamideh Rabbena leke'l-hamd denilerek kalkılır.
4. Rükûdan kalktıktan sonra secdeye gidilmez. Fatiha okunur, uzun bir kıraat yapılır. Ama bu kıraat birinciden daha az tutulur.
5. Tekbir getirilir ve uzunca ikinci rükû yapılır. İkinci rükû birinciden daha kısa tutulur.
6. Rükûdan «semia'1-lâhu limen hamideh Rabbena leke'l-hamd» denilerek kalkılır.
lanır.
7. Daha sonra -normal namazlardaki gibi- secdeye gidilir.
8. İkinci rekâtta da, birinci rekâtta yapılanların aynısı tekrar.
Peygamber Efendimiz'in(sallallahu aleyhi ve sellem) zamân-ı saâdetlerinde güneş tutulmuştu. Zât-ı Risâletleri kalkıp insanlara namaz kıldırdılar. Kıyâmda o kadar çok kaldılar ki, âdetâ rükûya varmayacak da hep ayakta duracak zannedildi. Sonra rükûya vardılar ve uzun müddet başlarını kaldırmadılar. Arkasından doğruldular, fakat mûtadın üzerinde ayakta durdukları için secde etmeyecekleri intibâını verdi. Nihâyet birinci secdeye vardılar. Lakin başlarını secdeden hiç kaldırmayacakları zannediliyordu. Daha sonra doğrulup oturdular. Bu oturuşları da uzun sürdü. Mübârek başlarını kaldırmayacakmışcasına kapandıkları ikinci secdeye vardıklarında, acı acı nefes alıp veriyor ve göz yaşları dökerek ağlıyordu:
"Yâ Rabbî! Ben aralarında olduğum müddetçe ümmetime azâb etmeyeceğini bana vâdetmedin mi?! Yâ Rabbî! Onlar sana tevbe ve istiğfâredip yalvardıkları müddetçe ümmetime azâb etmeyeceğin husûsunda bana söz vermedin mi?! İşte bizler kapına geldik senden affımızı diliyor ve sana yalvarıyoruz!"
Bu minval üzere iki rek'at namaz kılıp bitirince güneş bütün parlaklığıyla gözüktü. Arkasından Hz. Peygamber (sallallahu aleyhi ve sellem) minbere çıkarak ashâbına vecîz bir konuşma yaptı. Konuşmasında Allâh Teâlâ'ya hamd ü senâ ettikten sonra şöyle buyurdular:
"Güneş ve ay Allâh'ın varlık ve birliğine delâlet eden alâmetlerden sâdece ikisidir. Şâyet bunlar tutulursa, duâ edin, Cenâb-ı Hakk'a yönelip ona ilticâ edin, Allâh'ın büyüklüğünü hatırlayın, namaza durup Allâh'ı zikretmeye koyulun ve sadaka verin..." (Bkz. Buhârî, Küsûf, 2, 4)
Peygamber Efendimiz (sallallâhu aleyhi ve sellem), göneş ve ayı Allâh'ın âyetlerinden bir âyet olarak görür ve huzûr-ı ilâhîde durarak ümmetinin selâmeti için yalvarırdı.
Güneş ve Ay tutulması, Yüce Allah'ın âyetlerinden bir âyettir. Güneş veya Ay tutulmasına tanık olanlar, hemen Allah'ı zikre yönelmeli, dua ve istiğfarda bulunmalıdır. Tekbir getirmeli ve sadaka vermelidir. Âişe (radiyallahu anhâ) anlatıyor; 'Güneş ve Ay tutulması durumunda, Peygamber (sallallâhu aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur; bunu gördüğünüz zaman Allah'a dua ediniz, tekbir getiriniz, namaz kılınız ve sadaka veriniz.
Erkekler için olduğu gibi, hanımlar için de 'küsûf namazı' mükekked sünnettir. Faziletli olan bu namazın cemaat halinde kılınmasıdır. Ancak yalnız kılınması da caizdir.
Hanımların, erkeklerin arkasında 'küsûf namazı' kılması caizdir.
Aişe (radiyallahu anhâ), 'küsûf namazını' anlatırken '... odaları arasında hanımlarla birlikte mescide çıktım. demiştir.
Erkekler için olduğu gibi, hanımlar için de 'küsûf namazı' mükekked sünnettir. Faziletli olan bu namazın cemaat halinde kılınmasıdır. Ancak yalnız kılınması da caizdir.
Hanımların, erkeklerin arkasında 'küsûf namazı' kılması caizdir.
Aişe (radiyallahu anhâ), 'küsûf namazını' anlatırken '... odaları arasında hanımlarla birlikte mescide çıktım. demiştir.