‘’HERKES ÇALIŞIYOR
KİMİ CENNETE KİMİ CEHENNEME SATIYOR.’’
Kurban, kurbettir.
Kurbet Allaha yakınlıktır. Allaha yakınlık için salih ameller lazımdır. Kurban
da Salih amellerdendir.
Kurban aslında
Adem aleyhisselam zamanına dayanır.
MaideSuresi-27.ayet:(Ey
Muhammed!) Onlara, Âdem’in iki oğlunun haberini hakkıyla oku. Hani ikisi de
birer kurban sunmuşlardı da, birinden kabul edilmiş, ötekinden kabul
edilmemişti. Kurbanı kabul edilmeyen, “Seni mutlaka öldüreceğim” demişti.
Öteki, “Allah, ancak kendisine karşı gelmekten sakınanlardan kabul eder”
demişti.
Havva annemiz her
batında bir kız bir erkek çocuk doğururdu. Çocukların kendi ile birlikte
doğanla yani ikiziyle evlenme yasağı vardı, ancak diğeriyle evlenebilirdi. Oğullarından Habil ve Kabil
vardı. Habil Kabille doğanla evlenecekti ve hakkına razı oldu fakat Kabil
kendisiyle doğanı daha güzel buldu ve
onunla evlenmek istedi. Kabile bunun haram,yasak,günah olduğu bir türlü
anlatılamaz. Bunun üstüne bir imtihan vesilesi olarak kendilerinden kurban
istenir. Bakalım hangisi kabul olacak? Habil hayvancılıkla uğraşan biridir.
Kabil ziraat yani tarlacılıkla uğraşıyor. Habil hayvanlarına bakıyor inceliyor,
en semiz en güzelini getirip sunuyor Allah’a yaklaşma vesilesi olarak.
O dönemde kurbanı
dağıtmak diye bir şey yok, zaten dağıtılacak insan yok, Adem aleyhisselamın iki
çocuğu var. Kurban sunulur, gökten bir ateş gelir onu o anda yok ederdi, bu
onun kabul olduğuna dalaletti. Ateş yemez de ortada kalırsa Allah onu kabul
etmediğine delil oluyor. Kuranı kerimde bundan bahsediyor ‘’…ateşin yediği bir
kurban…’’ diye geçiyor.
Habil çok cömertti
ve en güzelini seçti. Zaten Kuranı kerim de sevdiğin şeylerden vermedikçe
takvaya ve iyiliğe ulaşamazsın diyor. Kabil ne versem diye ararken kendi
tarlasından bir başak aldı, onda da iri taneler vardı, ona da içi el vermedi,
iyice silkti ki taneler tarlasına düşsün diye. Getiriyor bi çöp samanı kurban
olarak. Habille kurbanlarını koyuyorlar ve ateş gelip Habilinkini yutuyor,
Kabilin bir bağ samanı ortada kalıyor. Kabil küplere biniyor,onu öldürmeye
kalkıyor. Habilin cevabı Kuranı kerimde zikrediliyor. Bu cevap kıyamete kadar
bizler için de geçerli. Allah haramdan sakınmayanların diğer ibadetlerini de
kabul etmiyor. ‘’Allah ancak takva sahiplerinin amellerini kabul eder’’
İbrahim aleyhisselam
zamanında yaşananlar…
Eşi Sare validemiz kısırdı, doğurmadı, çok
yaşlıydı.İbrahim aleyhisselam da çok yaşlıydı. Hacer validemizi Sare validemize
Mısırdaki zorba hükümdar döneminde hizmetçi olarak vermişlerdi. Sare validemiz
onu İbrahim aleyhisselama verdi. İbrahim aleyhisselam da onunla evlendi. Sare
validemiz kıskanmaya başladı, hele İsmail aleyhisselam doğunca huzuru kaçıyor.
Sare validemiz Allahın Kuranda bahsettiği methettiği , Ehli Beyt,büyük insandır
ama kıskançlık yapmış ve Hacer validemize sana şunu yapacam, bunu yapacam gibi
şeyler söyler. Bunun üstüne Hacer validemiz kaçar, kaçarken önüne Cebrail
aleyhisselam çıkar, insan şeklinde, ona nereye gittiğini sorar, der hanımımdan
kaçıyorum nereye olursa. ‘’Sen dön ona tahammül et, sabret, sana ismi İsmail ve
insanların gözdesi bir evlat nasip edilecek.’’
İbrahim aleyhisselama gelen bir emirle
Hacer validemiz İsmail aleyhisselam kundaktayken Mekkeye götürülüp
yerleştiriliyor ve böylece Sare validemizden de uzaklaşmış oluyor. Ama Mekke
kurak, çorak, ot yok, ocak yok, insan yok bir tek Kabe orda. Kabe Adem
aleyhisselam döneminden beri var.
Bu arada İbrahim aleyhisselam Mescidi Aksa
tarafında Şam diyarındadır, ordan gidip geliyor ama Sare validemizin kıskançlığı devam ettiği için gittiğinde
hemen geri dönüyor, hatta bazen devesinden inmeden… Bir gün onların yanındayken rüyasında
(peygamberlerin rüyası da vahiyle aynıdır, emirdir.) İsmail aleyhisselamı
kesmekle memur kılınıyor.
Rabbimiz Cebrail aleyhisselama diyor
ki:’’Git dostumuz İbrahim’e bu emrimizi söyle’’
Hz.Cibril diyor ki: ‘’Ya Rabbi! Aramızda
çok eski bir dostluk var, şimdi de yaşı oldukça ilerledi. Ben bu zamana kadar
hep ona sevinçli haberler götürdüm, şimdi oğlunu kesme emrini götürmek bana zor
geliyor, izin verirsen bu işi ben yapmayayım.’’
Rabbimiz buyurdu: ‘’Ben ona bu işi rüyayla
bildireyim.’’
Zilhicce 8 in gecesi (7yi 8e bağlayan gece)
yani terviye gecesi bu rüyayı görüyor, o gün hep düşünüyor rüya şeytani mi
rahmani mi, şeytanın bana müdaheleye hakkı yoktur, rahmanidir diyor.
Zilhicce 9 un gecesi yani arefe gecesi yine
aynı rüyayı görüyor, diyor artık başka şey düşünme payı kalmadı bu gerçek. Ama
diyor eski şeriatlarda böyle bir şey yoktu, böyle de bir olay duymadım, ben 100
tane koyun kurban edeyim diyor. Ateş gelip hepsini yiyor. ‘Oh,diyor,elhamdülillah
Rabbim kabul etti, bu iş bitti.’’
Zilhicce 10 un gecesi yani bayram gecesi
yatıyor, yine aynı rüyayı görüyor. Ve deniyor ki ‘’Sana koyun kurban et demedik,
oğlun İsmail’i kurban edeceksin.’’
Mesele şu ki, Rabbimiz ibadette kendine ortak
birşey istemediği gibi, sevgide de kendine ortak kabul etmiyor. Halilullah
(Allahın dostu) (ya da Halilurrahman)nun da gönlünde başka sevgi istemedi.
“… Allah İbrahim’i (Halil) dost
edindi.” (Nisa 125)
İbrahim aleyhisselam dedi ki: ’’Yarabbi
bu çocuk sana kurban edilecekse ben sana kurban olayım da onu başkası kessin,
ben kesmeyim.’’
‘’İlla sen keseceksin.’’
Melekler sordu: ‘’Yarabbi hikmetin
nedir?’’
‘’İmtihana imtihanı katacam.’’
‘’Ben sevgide ortak tanımam. Benim
dostum ancak beni sevecek.’’
Tüm peygamberler çok sevdikleriyle
imtihan oldular. Yakup aleyhisselam Yusuf aleyhisselam dan ayrıldı.Resulullah
sallallahu aleyhi ve sellem Hasan ve Hüseyin’i sevdi, biri zehirlendi, biri
kafası kesildi. Rabbim baki olmayan şeyleri çok sevmemizi istemiyor.
Son rüyayı da görünce kalktı
İbrahim aleyhisselam, dedi hanımına ‘’İsmail’i güzelce yıka!’’ 100 yaşından
sonra evlat sahibi olmuş onu çok sevmişti ama ondan önce ve sonra da Allah’ın
dostum dediği bir peygamber gelmemişti. Teslim oldu sevgilisinin emrine ve
oğlunu kesmeye karar verdi.
Sare annemizin de daha sonraları
İshak adında bir oğlu olacaktı. Başka evladı da olacaktı ama yıllar sonra ilk
defa İsmail ile baba olmuştu.
Bakara Suresi /155 ‘’Vallahi Biz
sizleri elbette biraz korku ile, açlık ile mallardan, canlardan, mahsulattan
biraz eksiklik ile imtihan edeceğiz. Sabredenleri müjdele.’’
Burda bahsedilen mahsül çocuktur.
Birinin çocuğu ölünce Rabbimiz meleklere sorarmış:’’Aldınız mı gönlünün
meyvesini?’’
‘’Aldık Ya Rabbi.’’
‘’Kulum nasıl karşıladı?’’
‘’Hamdetti Ya Rabbi, alan da o
veren de o dedi.’’
‘’Hemen bu kuluma cennette bir
köşk yapın ve köşkün adına hamd köşkü diyin.’’
Evlat sevgisi eşsiz bir duygu
olduğu için büyük bir imtihandır. İbrahim aleyhisselam’da çok imtihanlar oldu,
şimdi de evlatla sınanıyordu.
Annesi İsmail aleyhisselam’ı
yıkadı güzelce, şeytan geldi, dedi ‘’Hacer, biliyor musun İbrahim İsmail’i nereye götürüyor?’’. Dedi
‘’Bilmiyorum.’’ Dedi’’İbrahim, İsmail’i kesmek istiyor?’’ Hacer validemiz
‘’Neden?’’ diyor.’’Allah öyle emretti zannediyor!!!’’diyor. O da ‘’Biz bütün
işleri Allaha teslim ettik.’’diyor. Şeytan baktı ki istediği cevabı alamadı
gitti İsmail aleyhisselama, dedi ‘’Baban seni nereye götürüyor, İsmail biliyor
musun?’’ ‘’Hayır’’dedi. Dedi’’Seni kesecek!’. Dedi ‘’Neden?’’ Dedi ‘’Allah öyle
emretmiş öyle diyor.’’ İsmail aleyhisselam’’Biz işleri Allaha emanet ettik.’’
Der.
Getirdi Mina’da hacıların kurban
kestiği yere yakın yerde bunu İsmail aleyhisselama söylemeye karar
verdi.Dedi’’Yavrucum! Ben rüyamda seni kestiğimi görüyorum, yine de sen düşün,
sen ne dersin?’’
İsmail aleyhisselam
dedi:’’Babacım, ne duruyorsun, emrolunan şeyi hemen yap!, Allah sana bir şey
emretti de bana mı soruyorsun? İnşallah beni sabredenlerden bulacaksın.’’ İşte
bu Muhammed Mustafa sallallahu aleyhi ve sellem in dedesidir. Bütün
israiloğullarının peygamberleri İbrahim aleyhisselam dan gelir. İbrahim
aleyhisselamdan sonra gelen bütün peygamberler onun soyundan gelir.
İsrailoğullarının bütün peygamberleri oğlu İshak’tandır, yalnızca Resulullah
sallallahu aleyhi ve sellem İsmail aleyhisselamın soyundandır.
İsmail aleyhisselam dedi ki sonra
babasına: ‘’Yalnız dedi beni kesmek için yatırdığında sağlam bağla ki kanım
sana sıçramasın, ben sallanabilirim, bıçak dayanınca belki davranırım,
zorlanırım. Belaya karşı sende sabırlı ol babacım, gömleğimi de anneme götür,
benden selam söyle, benim nerde olduğumu sorarsa, onu senden benden hayırlısının yanına bıraktım de.’’
İbrahim aleyhisselam baktı iş zor,
dedi:’’Yarabbi zafiyetime merhamet eyle, yaşımın kocalığına, ihtiyarlığıma acı,
7 yaşında bu sabiiye acı, ona da bana merhamet buyur, bu işi bana kolay et.’’
Yapamam demiyor, yapacam ama kolaylaştır diyor. Melekler ağlamaya başladı,
yalvarıyorlar, ağlıyorlar. İbrahim aleyhisselam İsmail aleyhisselamı alnının
üzerine yatırdı, bıçağı iyice biledi, hazırlığını yaptı. Rabbimiz Kuran da diyor
ki: ‘’ Baba-oğul Allah’a teslim olup, onu alnı üzerine yatırınca…’’ İslamiyet
teslimiyettir, İbrahim aleyhisselam da defalarca ağır imtihan oldu ama hep
teslim oldu. Dünya üzerindeki tek Müslüman Sare annemizle ikisiydi.Malını da
canını da islama harcadı.
İbrahim aleyhisselam
‘’bismillah,allahuekber’’ dedi ve bıçağı vurdu ama bıçak kesmedi, kaya sürttü
ateş çıktı,tekrar oğluna vurdu kesmedi, İsmail aleyhisselam dedi ki:’’Baba
benim bağlarımı çöz.’’ Neden dedi.Dedi ‘’Ben düşündüm bu uygun değil, Rabbim
görüyo ki şimdi İsmail zorla kesiliyor.’’ İbrahim aleyhisselam çözdü. Bıçağa
kızdı sen hiçbirşey kesmiyorsun! Bıçak dile geldi ‘’Halil olan İbrahim diyo
KES!, Celil olan ALLAH diyo KESME!, ben seni dinlemem Rabbimi dinlerim.’’
Diyo’’Neden kesmiyorsun?’’
Bıçak dedi ‘’Sen ateşe niye
sormadın ateş seni neden yakmadı diye?’’
Rabbimden tam o anda koç
gönderildi ve nida geldi ‘’Ey İbrahim! Sen gördüğün rüyayla amel ettin, iyi
amel işleyen kullarımızı böyle mükafatlandıracağız, bu çok ağır bir imtihandı
ve sen kazandın İbrahim!’’
Cebrail aleyhisselam
‘’Allahuekber,allahuekber’’ diyerek bir koç getiriyordu, arkasında meleklerle.
Hz.İbrahim imtihanı kazandı, Hzİsmail ağlamaya başladı. Hzİbrahim koçu görünce
‘’La ilahe illallahu vallahu ekber’’, Hz.İsmail de ‘’allahuekber ve lillahil
hamd’’ dedi. İbrahim aleyhisselam oğluna sordu ‘’sevinçten mi ağlıyorsun
yavrum?’’ Hz.İsmail cevap verdi: ‘’Benim gibi insan nasıl ağlamasın ki
sevgilisi onu kurban olarak kabul etmedi.’’ İşte bu iman meselesi, içinde bir
acaban varsa o zaman her şeyini esirgersin, uykuna ,parana hatta kelamına bile
kıyamazsın.
O koç ise binlerce asır önce Hz.Habilin
kabul edilen o güzel kurbanıydı… Deden bir hayır yaparsa nesiller boyu sonrasına
dedenin kurbanı kefaret oluyor, kurtuluş oluyor. Allah yolunda bir şeyler
öğreniyoruz , ahir zamanda insanlar sel gibi cehenneme akarken senin Allah
kelamı öğrenmen bilemezsin dedelerinin yaptığı kimbilir hangi hayırdan
olabilir.
Derken koç kaçmaya başlar,
Hz.Cebrail yardım edeyim der, İbrahim aleyhisselam der ki ‘’Ey Cibril, ben
ateşe atıldığımda bile senden yardım istemedim, sen bana sordun yardım edeyim
diye sana ne dedim ‘’HASBİYALLAHU (yani bana Allah yeter!)’’
Koç kesildikten sonra Hz.Cibril dedi ki: ‘’Ey İbrahim! Allah şuanda sana yüzde yüz
kabul bir dua verdi.’’ Bu dua bize de verildi. Bıçak bırakıldığı gibi iki rekat
namaz kılınır ve dua edilir. Hz.İbrahimin duası ‘’Bu yavrum İsmail in soyundan
gelecek ahir zaman peygamberi Muhammed Mustafa sallallahu ve sellem ümmetinden
hiçbirine azap etme!’’